Dünyanın bir yerlerinde, tam da şu anda insanlar savaş, afet, yıkım, yokluk ve felaketler içinde. Dünyanın bir tarafı uzay çağındayken öbür tarafında açlık, yoksunluk hüküm sürüyor. Bir yarımız uzaydaki astronotların yaşamlarını canlı yayınla izlerken, bir yarımız Kenya’da, basit bir göz ameliyatına (katarakt) erişemediğinden yıllarını karanlıklar içinde geçiriyor.
Dünya’da her yıl toplam 10.5 milyon çocuk ölüm ile burun buruna ve bunun 6 milyonu sadece önlenebilir gıda yetersizliği ve açlık yüzünden ölmekte yani tarif etmeye çalışırsak neredeyse Yunanistan nüfusu kadar masum çocuk dünyadaki haksız rekabet ve israf yüzünden telef oluyor.
Sahra Altı Afrika ülkelerinde, küçük yaşta evlendirilen binlerce çocuk, gelişmemiş bedenleriyle bir de anne olmaya çalışırken, fistül hastalığına yakalanıyorlar. “Ölümden önceki azap” dedikleri bu hastalığa yakalanmış sayısızca kadın acılar içinde ve terkedilmiş bir vaziyette yaşam mücadelesi veriyor. Oysa ki bu hastalığı önlemek, tedavi etmek önleyici sağlık hizmetleri ve basit bir ameliyat ile mümkün. Japonya’da ortalama insan ömrü 85 yıla dayanmışken, Sierra Leone’da insan ömrü 45’lere kadar inmiş durumda. Neden Afrika yüzyıllarca sömürge halinde kaldı? Neden hala basit hatta fakir diyebileceğimiz insan düzeyinde bile bir yaşam standardı gelişemedi? Afrika, Ortadoğu’nun aksine petrolü ve sömürülecek yeraltı zenginliği olmadığı için dünyanın bir yarısının görmezden geldiği, ya da cahil bırakılarak etnik savaşların pençesinde can verirken kimilerinin izlemekten zevk aldığı bir coğrafya mı sadece? Bu sorulara tabi ki daha çok sosyo-politik uzmanlar cevap arayacak. Ancak öyle görülüyor Afrika değişime ve huzura kavuşana kadar daha binlerce insan yetersiz sağlık hizmeti, yetersiz beslenme, açlık ve yoksulluk ile pençeleşecek…
Belgeselimiz işte bu coğrafyalarda “misyon değil merhamet” diyerek gönüllerini ortaya koyarak bir araya gelen yeryüzü doktorlarının hikayelerinin anlatıyor. Bir grup doktorun 2000 yılında bir araya gelerek oluşturduğu Yeryüzü Doktorları (Doctors Worldwide), bugün “dünyanın neresinde temel sağlık hizmetlerinden mahrum bir insan (hasta, sakat, felaketzede, mazlum, mağdur) varsa; diline, dinine, ırkına, cinsiyetine bakmaksızın tıbbi yardım ulaştırmaya çalışıyor.” Tüm kavramların içinin boşaldığı, kalkınma adı altında her yerin talan edildiği, medeniyet adına sömürgeciliğin, hayırseverlik adına misyonerliğin yapıldığı kısacası vicdansızlığın kol gezdiği yerlerde, yeryüzü doktorları “merhamet, insan kutsallığı, ahlakîlik, gönüllülük, tevazu, dürüstlük, şeffaflık, diğerkâmlık, güvenilirlik, bağımsızlık, açıklık” şiarlarının gölgesinde çalışmalarını samimice devam ettirmeye çalışıyorlar. Çok kıymetli bulduğumuz bu yaklaşımlarından dolayı biz de bu doktorların peşine düşüyor ve belgesel filmimizle hikayelerine tanıklık ediyoruz.